30 Kasım 2018 Cuma

İnsanla bozayılar niye çatışır? Çözüm yolları nelerdir? Ayıları avlatırsanız sorunlarınız çözülür mü?

Artvin’de uzun yıllar bozayıları çalışmış ve türün Türkiye’deki ekolojisine yönelik ilk çalışmaları 2003 yılından bu yana yapmakta olan ve bozayıları Radyo ve GPS’li tasmalarla 2005 yılından bu yana Türkiye'de ve Asya'da ilk defa izlemeye başlayan ve halen izleyen birisi olarak son günlerde çıkan ayılar insanlara saldırıyor, vurursak çözülür diyenlere yazıyı okumalarını sonra karar vermelerini öneririm. Bu gibi sansasyonel açıklamalarla dikkat çekmeye çalışanlara da itibar edilmemesi gerekir, insanları galyana getirmenin bir yararı yoktur, bozayılarla insanlar Anadolu Coğrafyasında ilk yerleşik hayata geçildiğinden bu yana birlikte yaşamaktadırlar. Bozayıların özellikle Doğu ve Batı Karadeniz’de ve Doğu Anadolu’da oldukça zor bir çıkmazın içinde olduğunu düşünüyorum. Ve sorunlu ayıymış gibi gösterilen bazı masum ayıların vurdurularak, insanlara olan saldırıların çözülemeyeceğini, soruna insan-bozayı çatışmasının analiz edilerek bütüncül bir yaklaşımla  çözüm bulunması gerektiğini düşünüyorum. 

Özellikle son on yılda ayıların yaşadıkları veya yavrularını büyüttükleri en ücra ve ıssız yerlere bile turizm ve şantiyeler için yol yapıldığını ve ayıların birçok habitatının inşaat şantiyelerine dönüşmeleri nedeniyle yabani hayvanların insanlardan saklanabilecek yerleri azalmıştır. Buna ek olarak Orman İşletmelerinin her sene artan ağaç ihtiyacını karşılamak için daha fazla kesim yapmasıyla, ayıların yaşam alanlarında, geçiş güzergâhlarında yani evlerinin tam içinde birçok yıkım gerçekleşmekte ve gündüz dinlenebilecekleri yatakları yok edilmektedir. Bunların yanı sıra her sene değişen iklim koşulları ve kar kalınlıkları hayvanların yaşam fizyolojisine de etkilemektedir. Daha az kar veya insan kaynaklı besin (çöpler, mesire yerlerindeki mangal artıkları vb.) daha az kış uykusu ve daha fazla çatışmaya yol açmaktadır. Ayıların alışık oldukları yerlerin ve düzenlerinin bozulması nedeniyle yer değiştirmek zorunda kaldıklarında insanlarla ister istemez karşılaşabilmektedir.

Dünya’daki evcil hayvanlara karşı en zararsız ayıların Türkiye’deki ayılardır, çünkü yedikleri besinlerin neredeyse tamamının bitkiler, tohumlar ve meyvelerden oluşur ve dolayısıyla evcil hayvanlara saldırmaları çok nadirdir. Bunun yanı sıra Türkiye’de özellikle Artvin, Düzce, Bolu’da yapılan çalışmalar göstermiştir ki bozayılar insana yemek veya av gözüyle bakarak saldırmaz veya öldürmez, karınca bile yer ancak insanla beslenmez. Bunun dışında yapılan açıklamalar tamamen spekülatiftir  ve bilimsel bir temele dayanmamaktadır. İstenmeyen ayı-insan çatışması, ayıların çöplerden beslenmesi sonucu insan kokusuna alışması ve daha sonrasında da insanların yerleşim alanlarına yaklaşmasıyla veya insanların kırsal alanda gittiklerinde çekingen olmayan ayıyla karşılaşmasıyla ortaya çıkabilmektedir.

Doğu Anadolu ve Karadenizde; Erzurum, Bayburt, Kars, Sarıkamış ve Artvin başta olmak üzere vahşi depolama yapılan çöp alanlarından ayılar, başıboş köpekler, çakallar, kurtlar ve diğer canlılar bir arada beslenmektedir. Bu nedenle bu alanlarda var olan kuduz vakaları da özellikle başıboş köpeklerden dolayı artmaktadır.  Örneğin, normal bir ayı önce birkaç kişiye saldırıp daha sonra bir ata veya arabaya aynı günde saldırmaz. Daha önceden Erzurum’da yaşanan bu tarz olaylarda büyük olasılıkla ayıların hepsi değil sadece kuduz olan ayılar sorumludur.

Değişen çevre koşullarıyla nedeniyle ayıların sayısı kırsal alanlarda aynı kalsa bile insan kaynaklı birçok etkiden dolayı ayılar ve insanlar arasındaki ürünlere ve insana zarar verme sıklığı artmaktadır. Buralarda da insanlar, ayıyla karşılaştığında ne yapacağını genelde bilmediği için istenmeyen sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Çünkü şimdiye kadar meydana gelen insana saldırı olaylarına bakıldığında, çoğunda ilk önce ayılara bir müdahalenin yani kışkırtmanın insan tarafından yapıldığı görülmektedir. Örneğin, ayılar özellikle yavrulu olduklarında çok savunmacıdırlar. Bu nedenle genelde annesinin peşinden arkadan gelen bir yavru görüldüğünde onu sevmek için yaklaşmak yerine uzaklaşmayı tercih etmek gerekir. Çünkü anne ayı yavrusuna yüzyıllardır olduğu üzere zarar vereceğinizi düşünür ve yavrusunu önüne çıkan tehditlere karşı savunabilir.


Çatışmayı azaltmak için yapılması gerekenler:

Önemli olan ayılarla karşılaşmamaktır, bunun için ormana yalnız gidilmemeli ve olabildiğince çok ses çıkarak ayılara bir insanın ona doğru geldiğini haber verilmelidir. İnsan eli değmemiş yerlere akşam üstü veya sabah erken saatlerde fotoğraf çekmek için veya gezmek için gidilmemelidir. Bunun yanı sıra ayıyla karşılaşınca yavaş yavaş uzaklaşmak gerekir. Bunun yerine ayıya taş atılması, sopa gösterilmesi, tüfek veya silahla ateş edilmesi, korkutulmaya çalışırken ayının kendisini savunmak veya kaçak yer ararken insanların üzerine gelmesi gibi nedenlerle insanlara yönelik saldırılar meydana gelmektedir

Dolayısıyla insan-bozayı çatışmasını önlemek veya sonuçlarını için belirli önlemlerin, hem Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından hem de yerelde belediyeler ve kaymakamlıklar tarafından alınması gerekmektedir. Bunlar vatandaşlara konu hakkında bilgi verilmesi, çöp alanların kapatılması ve mesire yerlerindeki mangal artıklarının toplanması, ayılar için olan biber gazının kırsalda kullanılmasının teşvik edilmesi, ormana giderken tek başına gidilmemesi ve sürekli ses çıkarılması ve ayıyla karşılaşma aramamak olarak sıralanabilir. Ürünlere verilen zararı azaltmak için 2008 yılından bu yana Artvin’de uygulanan elektroşoklu çit sistemlerinin teşvik edilmesi gerekmektedir çünkü kovanları ve meyve bahçelerini korumak için kesin çözümdür.

Ayıyla karşılaşmalar açık bir alandaysa genelde sorunsuz biter ancak kapalı bir alanda veya dar bir patikadaysa, ayıların kaçabileceği bir yol açmak; yaralanma riskini önemli ölçüde azaltır. Özellikle tek kişi olunan durumlarda mümkünse yavaş yavaş geri çekilmek gerekir ancak hayvan alanını savunmaya devam ederse ve insana yönelirse en etkili savunma mekanizması ayılar için üretilen biber gazıdır ve bu billimsel olarak ispatlanmıştır.  En son çare başarı şansı düşük de olsa yüz üstü yatarak kafayı, boynu ve hayati organları ayıdan korumaya çalışmaktır.

Ama bunların hiç birisi kesin çözümler değildir. Önemli olan ayıların yaşam alanlarına girerken insanların bunun farkında olması ve ayıyla şehirden gelen insanların kırsalda mantar veya başka bir yemiş toplarken karşılaşmalarında ne yapacağını öğrenmesi gerekmektedir. Özellikle insanların videoya kaydetme merakı ve maceracıların ayıları takip etmek istemesi sonucu yaralanması kaçınılmazdır. Bu yüzden ayılara yaşayabilecekleri ıssız ve insan eli değmemiş alanlar bırakmak ve köylümüzü ayılardan nasıl korunabilecekleri konusunda bilgi vermek ve modern ayı kaçıran spreyleri kullanmak insan ayı çatışmasının azalması için gereklidir. 

Dr. Hüseyin Ambarlı

22 Aralık 2016 Perşembe

We have recently pulished about the conservation of brown bears and other three canid species in Turkey which provided important information about their ecology, IUCN conservation status, distribution maps and most prominent and emerging threats on these species and interactions among them.

You may reach the whole article from the link below (open access):
doi:10.3906/zoo-1507-51

http://journals.tubitak.gov.tr/zoology/issues/zoo-16-40-6/zoo-40-6-12-1507-51.pdf


Authors: Hüseyin Ambarlı, Alper Ertürk, Anıl Soyumert
Abstract: Turkey has viable populations of many carnivore species of the Western Palearctic. Among those, ursids and canids are represented by brown bear (Ursus arctos) and 3 canid species, gray wolf (Canis lupus), golden jackal (Canis aureus), and red fox (Vulpes vulpes), respectively. Those species occur in major ecosystems of Turkey and experience a wide range of threats, and they are at the center of human-wildlife conflicts. However, due to a limited number of studies about their ecology and taxonomy, their current distributions, population sizes, and statuses are vague. In this study, we document the 4 species' known data in terms of distribution range, population biology, phylogeography, threats and conflicts with people, and National Red List status in Turkey by reviewing the recent literature and national news about carnivores, data collection in field surveys, and interviews with local people, personnel of the Ministry of Forestry, and hunters in more than 50 provinces. Additionally, we also provide information about rabies cases in consideration with carnivore conservation. We finally recommend further studies to fill information gaps for wildlife conservation and management based on scientific evidence.
Keywords: CanisUrsusVulpes, IUCN, status, Red List, conservation, human-wildlife conflict, rabies

30 Ocak 2013 Çarşamba

Melanistic Golden Jackal

The first ever photographic record of a melanistic golden jackal was documented in 2010, near to Artvin prıoovince, Turkey. You can find the recent article in press:

http://www.degruyter.com/view/j/mamm.ahead-of-print/mammalia-2012-0009/mammalia-2012-0009.xml?format=INT

First record of a melanistic golden jackal (Canis aureus, Canidae) from Turkey


Camera trapping in the same field yielded one more melanistic jackal photograph in 2012.

Abstract:
The golden jackal is a locally common mammal species widely distributed along the Black Sea and other coastal regions of Turkey. Between February 2009 and April 2010, we conducted a camera trap study in Artvin, northeastern Turkey that revealed the presence of ten medium or large mammal species. We report here the first ever photographic evidence of a melanistic golden jackal, along with its normal-colored probable mate. Dark fur color in wolves has been shown to be historically transferred from domestic dogs, and interbreeding among wolves, coyotes and dogs is well documented. However, we consider this an unlikely mechanism for the present observation, and instead suggest independent mutation as the source of this possibly adaptive trait.

Authors:
Hüseyin Ambarlı and C. Can Bilgin

Biodiversity and Conservation Laboratory
Department of Biology
Middle East Technical University
06800 Ankara, Turkey

29 Şubat 2012 Çarşamba

Fist camera trap pictures of lynx from Turkey



Current distribution of lynxes is among the widest cats in Turkey and density is at the level of 4-5 ind./100 km2,  this finding was extracted from the manuscript during reviewing. However now, one of the reviewer seems to be convinced that those who objected to lynx density and even began to use it themselves in different recent news.

Photographs related to the lynx and the offspring are very promising now because lynx  give usually 2 or 3 offspring in different parts of the country such as in Tunceli, Artvin, Kars, Hakkari, Antalya, Bolu at rugged and forested areas and they can be observed even near Ankara.

http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1078491&CategoryID=85

This study was conducted in 2009 and sent to be published in CAT news due to long assessment process and producing two issues in a year, it was published quite late after a time. I had also forgotten a long time to put in this blog page, too.